Ebru Şallı haklı mı?

– Onur Baştürk: Takipçiler haklı. Kötülük filan değil, bence iyilik yapmışlar. Hemen ardından ürün tanıtımı olmaz. Bir gün dursaymış keşke, sonra yapsaymış. Ne acelesi varmış ki tanıtım için?
– Savaş Özbey: Bence de takipçileri haklı. Çok yakışıksız olmuş bu paylaşım. Ama Ebru Şallı da haklı, çünkü kendisinin yapmadığı, uzman ekipler tarafından önceden programlanmış, yarı otomatik paylaşımlar bunlar. Keşke eleştirenlere cevap vereceğine, reklamı derhal kaldırıp uyarılar için teşekkür etseymiş.
– Ömür Gedik: Ebru Şallı eleştirilerin ardından hesabındaki kişisel paylaşımları kendisinin, reklam paylaşımlarını ise profesyonellerin yaptığını açıkladı. Yani babasının ölümünün hemen ardından yapılan reklam iletileri profesyonellerin işiymiş. Ben bu profesyonelleri anlamadım. İnsan iş yaptığı ünlüyü bu kadar mı takip etmez, bu kadar mı zor duruma düşürür? Görmediler mi babasını kaybettiğini, paylaşımlara bir süre ara vermek hiç mi akıllarına gelmedi? Pes doğrusu!
– Orkun Ün: Ben özel hayatlara karışmama, hareketleri yadırgamama taraftarıyım. Bu konu üzerine de çok kafa yordum. Gittim geldim, “evet” dedim, “hayır” dedim sonunda bir karara vardım. Olmamış be. Bir kaybın hemen ardından ama hemen ardından böyle bir paylaşım yapmamak gerekiyor. Biraz zaman geçsin, biraz soğusun içiniz sonra paylaşırsınız. Ama Ebru’nun takipçilerinin acımasız eleştirilerine katılıyorum anlamı da çıkmasın buradan. Ben çok masum bir şekilde ‘olmamış’ diyorum. Onlar topla tüfekle saldırıyorlar Ebru’ya…

Magazin Konseyi haftanın en çok konuşulan olaylarını yorumladı.

Çocuklara öğretilenler çok önemli
Alişan, oğlu Burak’ın göğsüne vura vura “Vina benimsin” (Vina, Müge Boz’un kızı) dediği videoyu paylaşınca, “Çocuklara böyle şeyler öğretilmez, bu ülkede ya benimsin ya toprağın diyerek kadın cinayetleri işleniyor” tepkisiyle karşılaştı. Sizin bu konudaki yorumunuzu alalım…

– Ömür Gedik: “Aman çocuktur, büyütmeyin” diyenler olacaktır. Hata yapıyorlar. Alişan “Ben öğretmedim” demiş, öyledir gerçekten de. Diziler, internet, arkadaşları her yerden almış olabilir Burak bu yanlış dili. Ama düzeltilmeli. Çünkü bu yanlış ifadeler çocukken oturuyor ve düzeltilmezse büyüyünce de devam ediyor. “Benimsin” diyerek kadına şiddet uygulayan erkeklerin olduğu bir toplumda bu dili, bu algıyı, bu alışkanlıkları değiştirmek zorundayız. Evet, Burak çok küçük bir çocuk, dediği şeye bizim yüklediğimiz anlamları tabii ki de yüklemiyordur.
Ama gerçek şu ki; ağzından çıkan cümle yanlış. Şimdi de yanlış, ileride de yanlış olacak. Ve bu noktada biz kadınlara, çocukları şekillendiren annelere de çok iş düşüyor. Eminim Buse, Burak’ı karşısına alıp tatlı diliyle uyarısını yapacaktır. Aynı şeyi iyi bir baba olduğuna emin olduğum Alişan’dan da bekliyorum. Hatta bir erkek olarak onun duruşu çok daha önemli. Onun da #heforshe hareketine katılmasını çok isterim doğrusu. 
– Onur Baştürk: Tepki gösterenler biraz abartmışlar yahu. Espri neticede bu, ciddi bir şey değil. Her şeyden nem kapmaya başladık, bir sakin…
– Orkun Ün: Çocuklara, özellikle erkek çocuklarına küçüklükten öğretilenler çok önemli. Bunun acısını ilerleyen zamanlarda çekiyoruz. Fakat Alişan’ın oğlu daha çok ufak. Yani yapılanları, söylenenleri aklına yazacak döneme daha vakti var. Bu olayı farklı yorumlamamak gerek. Belki bana kızacaksınız ama o videoda ‘sempatiklik’ dışında başka hiçbir şey aramaya gerek yok.
– Savaş Özbey: Çocuklarla ilgili öyle kötü haberlere maruz kalıyoruz ki hepimiz travmatize olduk. Masum olabilecek şeylerde bile koruma güdüsüyle hemen içimiz kabarıyor. Bu olay da biraz öyle. Yalnız Alişan, “Vina benimsin” repliğini çocuğa ben öğretmedim diyor ya… Kimden öğrenecek ki? Ya anadan ya babadan.

İnce davranışları özlemişiz
Hafta içi İstanbul’u esir alan lodos sırasında köprüden geçmeye çalışan motokuryeleri aralarına alıp siper olan metrobüslerin görüntüsü sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı. Aynı günlerde kuryeler zor durumda kalmasın diye sosyal medyadan “online sipariş vermeyin” çağrıları da yapıldı. Bu güzellikleri özlemiş miyiz? Fırtınaya teslim olan İstanbul’da bunun dışında başka ne olsun isterdiniz?

– Savaş Özbey: Bu görüntüler, bu çağrılar insanın iyiliğe olan inancını tazeliyor. Ama güzel yönlerimizin zor zamanda, kötü anlarda belirginleşmek gibi kötü bir özelliği var maalesef. Keşke bu şefkatli hallerimizi fırtına-felaket yokken de sergileyebilsek. Mesela motorlu sürücülere normal zamanlarda da trafiği zindan etmesek…
– Onur Baştürk: Evet, bu tür ince davranışları özlemişiz. Herkes çok kaba ve hassasiyetten uzak çünkü. Keşke kaldırımda scooter kullanırken üzerine üzerine gelenler ve taksiciler de böyle melek davranışlar gösterse mesela, seviniriz.
– Ömür Gedik: Bazen insanlıktan umudumu kestiğim anlarda gelen bu iyilikler beni yeniden hayata bağlıyor. Köprü üzerindeki yardımlaşma da böyle bir etki yarattı. Eminim sizleri de çok mutlu etmiştir. Fırtınalı iki gün boyunca kuryeleri dinlendirme çağrısı da aynı şekilde yerinde ve güzeldi. Kuryeler o günlerde iş yapamadıklarından bahşiş alamadılar. Şimdi biz biraz daha fazla bahşiş vererek bu durumu telafi etmeliyiz. Bir iyilik hareketi varsa tamamı gelsin.
– Orkun Ün: Çok mu tribünlere oynamış olacağım bilmiyorum ama diğer ülkelere göre katbekat fazla sokak hayvanıyla beraber yaşıyoruz. Onların daha huzurlu ve keyifli yaşam alanlarına sahip olmasını istiyorum. Yapıyoruz aslında bunu ama yetmiyor… Motokurye meselesine gelince… Bu konuda ünlü isimler de seferber oldular. Paylaşımlar yapıp “sipariş vermeyin” dediler. Çok önemli buluyorum ben bunu. Ünlü isimlerin sorumlulukları vardır ve bu tip hareketler o sorumluklardan biridir.

Şimdi reklamlar
Bu hafta “reklamlar” konuştu! Eşini aldatan adamın bağlandığı yayında söze “Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak’tan tüm dünyaya selamlar” diyerek başlaması sosyal medyada olay yarattı. Kubilay Aka ile yakalanan genç kız da uzatılan mikrofonlara önce stajyer doktor olduğunu söyledi, ardından “Ayakkabı tasarımı yapıyorum, onun reklamını yapayım bari” dedi. Bu reklam kuşaklarına yorumunuzu alalım…

Ömür Gedik: Ağlanacak halimize gülüyoruz. Zonguldak kestane balının esprisini yapmayan kalmadı geçen hafta. Zonguldak’ın fahri turizm elçisi zampara beyefendi tarihe geçmiş oldu böylece. Kubilay Aka ile yakalanan kızın “E hadi biraz reklam yapayım” cümlesi de aynı şekilde sinir bozucuydu bence. Bu kadar da fırsatçılık olmaz!
– Onur Baştürk: Kubilay’la yakalanan kızın söylediği değil de, diğer gündüz kuşağı adamının söylediği über komik, über bir kayıtsızlık ve pişkinlik örneği. Tam siyasetçi olurmuş o adamdan.
– Orkun Ün: O kızcağıza yazık. Doktor olacak üstelik ama kafa başka yerde. Fakat ‘kestane balı abi’ çok farklı bir noktada artık benim için. Adama hakaret ediliyor, eşi aldatıldığı için isyanlarda, fakat abimizin umurunda değil. Onun için varsa yoksa ‘kestane balının diyarı Zonguldak’. Reklam gibi reklam.
– Savaş Özbey: Bence ikisi farklı. İlki, memlekete selam çakarak aldattığı karısına karşı kamuoyu desteğini arkasına almaya çalışıyor. İkinci daha masum geliyor bana. Önce elleriyle yüzünü örttü. Sonra baktı başa çıkamayacak, açtı. Madem yüzüm gözüm, kim olduğum göründü, bari Türkiye’ye kendimi tanıtayım diye düşündü. Tanıdı, bütün Türkiye onu tanıdı. Hesap edemediği şuydu: Bu davranışı tasarımlarının çok ama çok önüne geçti.

Demet haklı
Bir mücevher firmasının Öğretmenler Günü etkinliğine katılan Demet Akalın, sosyal medya hesabından canlı yayın yapmasını isteyen mağaza sahibine “Ver 120 bin kağıt yapalım, canlı yayın açacakmışım daha neler” diye karşılık verdi. Sizce haklı mı?

– Orkun Ün: Muhtemelen o firmanın etkinliğine bir bütçe karşılığı katılmıştır Demet Akalın. O yüzden yayın konusunda biraz cömert olmalıydı sanki. Ayrıca 120 bin lira çok fazla değil mi ya? Biraz indirim lütfen Demet Hanım.
– Onur Baştürk: Anlaşması dahilinde değilse bu istek, tabii ki haklı. Bazen markalar işin suyunu çıkarabiliyor. Ünlüyle tek bir konuda anlaşıyorlar ama sonra “Şunu da yapsanız” diye üste çıkmaya çalışıyorlar. Akalın’ın başına da bu gelmiş.
– Ömür Gedik: Demet yerden göğe haklı. Ünlüyü yakalamışken etinden sütünden yararlanmaya çalışanlara karşı böyle net olunmalı. Her şeyin bir bedeli var. İnsanlar kişilerin yıllar içinde inşa ettiği ününden faydalanacaksa bunun karşılığını ödemeli.
– Savaş Özbey:
Haklı, çünkü bunlar son dakika, rica minnetle yapılacak işler değil. Hepsinin kalem kalem, farklı farklı bedelleri var. Bu çok uzun zamandır bir sektör. Lansmana katılmak şu kadar, üstüne paylaşım yapmak bu kadar, canlı yayın şu kadar… Demet Akalın sadece canlı yayın için 120 bin aldığını ağzından kaçırmasaymış, iyiymiş.

Hiçbiri Hande-Sevda
kavgasının önüne geçemez
Cem Davran, yıllar önce yaşanan Hande Ataizi-Sevda Demirel kavgası hakkında konuştu. Bu vesileyle biraz nostalji yapalım, sizin hafızalarınıza kazınan canlı yayın kavgaları hangileri?

– Ömür Gedik: Banu Alkan’ın o zamanki sevgilisi Murat Taşdemir’e su fırlatması ve sonrasında yediği tokat, bir başka tokat olayı olarak hafızalarımızda. Ama tabii asla Hande Ataizi-Sevda Demirel’inkinin önüne geçemez. 22 yıl olmuş, hâlâ dün gibi hatırlanıyor.
– Orkun Ün: Bir dönem neydi o öyle yahu! Önüne gelen ekranda kavga ediyordu. Benim favorim de Banu Alkan ve Murat Taşdemir’in kavgasıdır. Afrodit ne hale geliyormuş kızınca öyle. Murat’ın üstüne yayında suyu fırlatışı kavga listemde en üst sıradadır.
– Onur Baştürk: Valla Medyum Memiş’in kavgalarını anımsıyorum bir tek ama Sevda Demirel’in görkemli hışmı gibi değil hiçbiri. Bu vesileyle TV tarihimizde ne saçma tatlılıkta programlarımız varmış, anmış olduk.
– Savaş Özbey: Benimki kavga sayılmaz ama yanlış anlaşılma. Cüneyt Özdemir’le rahmetli Dilber Ay arasında geçmişti ya:
Cüneyt Özdemir: En çok istek alan beş şarkınızı sayar mısınız?
Dilber Ay: Zorunda mıyım?
Cüneyt Özdemir: Hayır, değilsiniz canım. Mümkünse…
Dilber Ay: (O sırada karışıklığı anlıyor, çocukça bir kahkaha patlatıyor rahmetli). Zorunda mıyım? Yani eserin adı “Zorunda mıyım!”
O kahkahayı ne zaman görsem hep gülümserim.

Bu şovlar kaçmaz!
Pazar akşamı (bu akşam) 47. Pantene Altın Kelebek Ödülleri görkemli bir törenle sahiplerini bulacak. Tören; Edis, Sakiler, Sefo ve Ece Mumay’ın sahne şovlarıyla da çok konuşulacak. Bu isimler arasından sizi en çok heyecanlandıran kim?

– Ömür Gedik: Sahneye çıkacak isimlerin şovlarına özenerek hazırlandığını biliyorum ama özellikle Edis’in haftalardır buna çalıştığını ve muhteşem bir performans sergileyeceğini sağlam yerden duydum. Bu gece kaçmaz, biz Magazin Konseyi ekibi olarak ödül töreninde olacağız, izleyiciler de ekran başında olsun.
– Onur Baştürk: Edis’in şovu için heyecanlıyım tabii. Onun sahnesini seviyorum. Bu gece için hazırlayacağı şovun da çok iyi olduğunu biliyorum. Herkese iyi eğlenceler!
– Orkun Ün: Ben Sefo ve Ece Mumay’ı merak ediyorum. Biliyorum ki Ece çılgınlar gibi hazırlanıyor bu geceye. Ayrıca Sefo’nun o sempatik dansını da seyretmek çok keyifli olacaktır eminim. Ben çok heyecanlıyım Türkiye’nin en köklü ödül töreninde yaşanacaklar için.
– Savaş Özbey: Hepsini çok merak ediyorum elbette ama Edis’in şovunu heyecanla bekliyorum. Provayı falan mı gördüm? Yok ama akşam salonu yıkıp geçecek gibi bir his var içimde.

 

 

 

 

 

 

scroll to top