En güçlü Covid-19 aşısından 6 kat daha güçlü… İyi bir habere hazır mısınız?

SARS-CoV-2 virüsünün Omicron varyantı yaklaşık 2 aydır hayatımızda. Virüsün daha önceki versiyonlarına kıyasla daha bulaşıcı olan Omicron, bu süreçte dünyayı ele geçirmeyi başardı. Dünya Sağlık örgütü (DSÖ) verilerine göre, 110 ülkede Delta’ya üstün gelmeyi başaran ve baskın varyant haline gelen Omicron, birçok ülkede vaka sayısı rekorlarının kırılmasına yol açtı.

Nihayet Omicron’un hızı biraz kesilmiş gibi görünüyor. Hastaneler halen Covid hastalarıyla dolu ancak birçok epidemiyoloji uzmanı şimdiden Omicron sonrası dünyayla ilgili öngörülerde bulunmaya başladı.

Ancak Omicron’un son olmadığı düşünen uzman da çok var. Onlar yeni varyantların ortaya çıkacağını düşünüyor. Tabii iş bununla da sınırlı değil. Her an SARS-CoV-2 benzeri başka bir virüs, bir hayvandan insanlığa sıçrayıp yepyeni bir pandemiye yol açabilir.

Hal böyle olunca, dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları tek bir şeye odaklanıyor: Hem yeni SARS-CoV-2 varyantlarına hem de gelecekte insanlığın başına bela olacak başka koronavirüslere karşı etkili olabilecek bir “pan-koronavirüs” aşısı.

Gözden Kaçmasın

#HİBRİT BAĞIŞIKLIK#COVID-19

Aşılar üstüne Covid geçirmek… Google’da harıl harıl bunu arıyorlar! ‘Süper bağışıklık’ hakkında her şey…Hürriyet.com.tr

HER VARYANTA AYRI AŞI YERİNE TÜM KORONAVİRÜSLERE ORTAK AŞI

Bilim insanları “kamu sağlığının kutsal kâsesi” diye anılan bu evrensel aşıların hem şu anki pandemiyi bitirme hem de bir sonrakini önleme çabalarını kolaylaştıracağını umuyor. Bazı uzmanlar varyantlara özgü aşılar geliştirmektense bu yaklaşımı benimsemenin daha doğru olduğunu savunuyor.

Örneğin The Daily Beast’e konuşan, Nebraska Ünivertesi Tıp Merkezi Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı James Lawler, “Son varyantı kovalamayı gerektirmeyen uzun vadeli aşı çözümleri geliştirmek zorunda kalacağız” sözleriyle bu ihtiyacın altını çizdi.

Varyantlara özel aşılar, hastalığı geriden kovalarken, tüm varyantlara karşı etkili olacak bir aşı, hastalıkların bir adım önünde olmak anlamına geliyor. Duke Üniversitesi çatısı altında bulunan İnsan Aşısı Enstitüsü’nden immünoloji uzmanı Barton Haynes’e göre çözüm, “elimizdeki aşıların daha iyi anlaşılması ve ikinci nesil COVID aşılarının geliştirilmesinde bu aşılardan daha fazla faydalanılması”.

Gözden Kaçmasın

#COVID-19#OMİCRON

Pandeminin biteceği tarihi hesapladılar! Ama bir şartla…Hürriyet.com.tr

AŞILAR ETKİLİ OLDU AMA UYGULAMADA SORUNLAR YAŞANDI

COVID-19 pandemisi 2019 yılının sonlarında dünyayı etkisi altına almaya başladığında, öncelik bu hastalığa karşı bir aşı geliştirmekti. Bu süreçte dünya eczacılık tarihinin benzersiz başarılarından birine imza atılarak, aşağı yukarı bir yıl içinde çok sayda etkili aşılar geliştirildi. Üstelik bunların ikisi, yeni bir teknoloji olan mesajcı RNA teknolojisiyle üretildi.

Ancak dünya genelinde aşıların dağılımında yaşanan adaletsizlikler ve aşıya erişimi bulunan ülkelerdeki aşı karşıtı gruplar, SARS-CoV-2’nin evrim geçirmesi için gerekli zemini hazırladı. Aşılar Covid’in etkisini azalttı ama 2021 ortasında çıkan ve daha ölümcül olan Delta varyantı pandeminin yeniden yükselişe geçmesine neden oldu. Tam hatırlatma dozlarıyla Delta’nın önü kesildi derken bu kez de Omicron ortaya çıktı.

OMICRON AŞILARI GELENE KADAR İŞ İŞTEN GEÇECEK Mİ?

30 mutasyon içeren Omicron varyantı aşıların etkinliğini bir miktar azalttı. Bu da aşı üreticilerini, Omicron’u yumuşak karnından vuracak yeni versiyonlar geliştirmeye itti. Prof. Dr. Uğur Şahin 25 Ocak günü yaptığı açıklamada Omicron özel aşı adayının klinik denemelerinin başladığını duyurdu. Hem Pfizer/BioNTech’in hem de Moderna’nın Omicron spesifik aşılarının Mart 2022 itibarıyla kullanıma sunulması bekleniyor.

Ancak daha hızlı bulaşma ve fakat daha hafif belirtiler ortaya çıkarma özellikleriyle öne çıkan Delta’nın yayıması ne kadar hızlıysa geri çekilmesi de aynı hızda oldu. Omicron’un en fazla etkilediği ülkelerde yeni vaka rekorları kırıldı ancak bu durum sadece birkaç gün sürdü.

Bu tabloya bakılırsa, Omicron’a karşı geliştirilmiş aşıların kullanıma sunulduğu günlerde Omicron bir sorun olmaktan çıkmış olacak. Lawler, “Bence Omicron aşılarının zamanlaması bu ilk Omicron dalgasını etkilemeye yetişmeyecek” derken yeni bir varyantın ortaya çıkmasının neredeyse kesin olduğunu belirtti.

SARS-COV-3 VİRÜSÜ ÇIKTIĞINDA NE OLACAK?

Bu arada başka koronavirüs tehditleriyle de karşı karşıyayız ve bu virüslerin hepsinin iki ortak noktası var: Dış yüzeylerindeki ‘spike’ proteini ile hücrelerimize tutunmaları ve insanlarda solunum enfeksiyonlarına yol açmaları.

Bilim insanlarının şu ana kadar isimlendirdiği 46 koronavirüs bulunuyor. Bunların çoğu yarasa, pangolin, misk kedisi gibi hayvanların vücutlarında yaşıyor. Bu hayvan virüslerinin herhangi biri insanlara sıçrayabilir ki geçmişte bunun yaşandığına sıkça şahit olduk. SARS-CoV-1, MERS ve şu an içinde bulunduğumuz SARS-CoV-2 salgınları hep hayvan kaynaklı virüsler nedeniyle yaşandı. Minnesota Üniversitesi Bulaşıcı Hastalık Araştırmaları ve Politikaları Merkezi Direktörü Michael Osterholm, “SARS-CoV-3’ün yaşanmasını ne önleyebilir ki?” sözleriyle tehlikenin sürekliliğine dikkat çekti.

SARS-CoV-2’nin mutasyon geçirme hızının artması, “butik” diyebileceğimiz varyanta özel aşılardan ziyade pan-Covid aşılara önem verilmesinin gerekliliğini ortaya koyuyor. Pusuda bekleyen diğer koronavirüslerin varlığı da bu gerekliliğin altını çiziyor.

EN GÜÇLÜ COVID-19 AŞISININ ALTI KATI ANTİKOR ÜRETTİ

Duke Üniversitesi, bu aşı araştırmalarının yapıldığı yerlerden biri. Hatta Haynes ve meslektaşı Kevin Saunders, 2020 yılının ilkbaharında bu konuya odaklanan ilk araştırmacılardan oldu. Aylar süren çalışmaların ardından, 2003 yılında SARS-CoV-1 enfeksiyonunu atlatmış birinden aldıkları güçlü bir antikor örneği özellikle başarılı oldu.

DH1047 adlı bu antikor, spike proteinini hedef alıyor. Haynes, Saunders ve beraberlerindeki ekip, bu antikoru kullanarak ürettikleri aşıyla makak maymunlarını ve fareleri aşıladı. Ardından aşılanmış hayvanlara SARS-CoV-2 virüsü ve iki koronavirüs daha verildi.

Haynes, “Mükemmel sonuçlar elde ettik” dedi ve devam etti: Deneylerden birinde 47.000 titrelik (antikor yoğunluğu ölçüm birimi) bir sonuç elde edildi. Bu sayı Covid-19 için geliştirilmiş mRNA aşılarından birinden elde edilen antikor yoğunluğunun tam altı katı.

Bu sonuçlar üzerine, Duke Üniversitesi uzmanlarına ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından antikorun üretimi için fon ayrıldı. Bu çalışmalar sonucunda hem güçlü bir pan-Covid aşı üretilebilecek hem de Covid-19 ve diğer koronavirüs enfeksiyonlarında kullanılabilecek yeni enfeksiyon sonrası tedavilerin yolu açılabilecek.

DAHA FAZLA HASTALIĞA KARŞI, DAHA UZUN SÜRELİ AMA DAHA DÜŞÜK BAĞIŞIKLIK

Maryland’de bulunan Walter Reed Ordu Araştırma Enstitüsü’nde bulunan Kayvon Modjarrad liderliğindeki bir ekip de kendi evrensel aşısı için çalışıyor ve onlar da umut verici sonuçlar elde ettiler.

Spike proteininin “spike ferritin nanopartikülü” isimli bir parçasını izole etmeyi başaran ekip, ürettikleri aşıyı geçtiğimiz ilkbahar aylarından itibaren önce maymunlarda sonra da insanlarda denemeye başladı.

Şu ana kadarki sonuçlar umut verdi. Modjarrad, yaptığı açıklamada, “Bu aşı fark yaratıyor” dedi ve ekledi: “Spike ferritin nanopartikülü bağışıklığı çok daha geniş kapsamlı bir koruma yaratacak şekilde tetikleyebilir. Amacımız çok sayıda koronavirüs varyantına ve türüne karşı güvenli, etkili ve kalıcı koruma sağlamak.”

Ancak bu aşının bir dezavantajı var, o da pan-Covid aşılarının SARS-CoV-2’nin eski mutasyonları karşısında şu anki mRNA aşılarına kıyasla daha az etkili olması. mRNA aşıları ilk uygulandıkları dönemde yüzde 90’ın üzerinde koruma sağlıyordu, ancak yeni varyantların ortaya çıkıp bu korumayı aşmaya başlamasıyla etkileri yüzde 90’ın altına inmişti.

TAKVİM HENÜZ BELLİ DEĞİL

Evrensel aşıların vaadi, potansiyel olarak daha az koruyucu olsalar bile zamanla yeni mutasyonlar ortaya çıksa da etkinliklerini kaybetmeyecek olmaları. Dahası evrensel bir aşı büyük nüfuslu yerlerde aşılamayla ilgili lojistik problemlerin aşılmasını da kolaylaştırabilir. Tek aşıyla birden fazla hastalık ve varyanta karşı koruma sağlanabilir. Hatırlatma dozu gerekse bile her yeni varyantta “Aşılar etkisini yitirdi mi?” şüphesi yaşanmaz.

Elbette bu umut vadeden antikorları ve nanopartiküleri kuvvetli aşılara dönüştürmek için yapılması gereken çok şey var. Aşılar geniş insan örneklemleri üzerinde denenmeli ve devlet kuruluşlarının denetiminden geçebilecek kadar güvenli olmalı.

Haynes, ekibinin geniş kapsamlı insan deneylerine “en kısa sürede” başlamaya çalıştığını belirtti. Ancak kendisi de evrensel aşı çalışmalarına odaklanan Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden virolog Yoshihiro Kawaoka, her şeyin kötü gittiği bir senaryoda, böyle bir aşıyı geliştirme, test etme ve kullanıma sunma sürecinin yıllar sürebileceğini belirtti.

Diğer yandan SARS-CoV-2 pandemisinin ikinci yılını doldurup üçüncü yıla girdiği şu günlerde tünelin sonunu henüz görebilmiş değiliz. Dahası birçok uzmana göre, çok uzun yıllar boyunca hem bu virüsle hem de muhtemelen başka birçok koronavirüsle birlikte yaşayacağız. Dolayısıyla artık aşılar konusunda uzun vadeli düşünmenin ve virüslerin bir adım önüne geçmenin zamanı geldi.

The Daily Beast’te yayımlanan “COVID’s Turbo-Mutation Is Killing This Vax Dream, So What’s Next?” başlıklı haberden derlenmiştir.

scroll to top