Joe Eszterhas “Temel İçgüdü”yü 13 günde yazdım 4 milyon dolara sattım

◊ Nereden bağlanıyorsunuz?

– Cleveland, Chagrin Falls’tan bağlanıyorum.

◊ “Temel İçgüdü”de Sharon Stone oynamasaydı, film yine aynı etkiyi yaratır mıydı sizce?

– Sharon olmadan filmin aynı olacağını düşünmüyorum. Sharon muhteşemdi, harikaydı. Onda ‘sevimli kız’ kalitesi var. Bir tür karanlık tarafı da var. Filmdeki performansı eleştirildi, küçümsendi. Çünkü cinsel düzeyde çok cüretkâr bir roldü. Filmin onun için ne kadar önemli olduğunu ve rolü için nasıl çalıştığını anlatabilmem mümkün değil. Sharon’ın kitabını okudum. Altın Küre’de adaylığı okunurken seyircinin alay ettiğini yazmış. Buna çok üzüldüğünü anlatmış. Bunları hak etmedi. Halbuki film hâlâ internette trend ve gerçekten çok izleniyor. Eve gelen çeklerden hâlâ ilginin çok büyük olduğunu söyleyebilirim.

◊ Sharon Stone gibi topluma karşı kendini savunma cesaretini gösteren kadınlar konuştukları zaman, sektörde bir aşağılama havası oluşuyor. Neden sizce? Bu konudaki fikrinizi merak ediyorum…

– Bence kadınlar genel olarak, güzel olsun ya da olmasın, açık sözlü olduklarında militan hale getiriliyor. Ben de gerçekten aşağılandıklarını düşünüyorum. Hâlâ açık sözlü, güçlü, iradeli kadınlardan hoşlanmayan bir toplumda yaşıyoruz. Bu yüzden “Me Too” hareketinin müthiş gerekli olduğunu ve ülkeye büyük bir yardımda bulunduğunu düşünüyorum. Güzel kadınlar daha büyük hedef. Unutma; insanlar farklı seviyelerde baskı görüyor…

SHARON ONU BENİM YARATTIĞIMI SÖYLÜYOR

◊ Sharon Stone ile görüşüyor musunuz?

– Sharon’la iyi arkadaşız. Bazen şaka yapıyor ve onu benim yarattığımı söylüyor. O kadar eşsiz ve dinamik bir yaratık ki, onu benim yaratmam mümkün değil. Ama onun için iyi bir karakter yazdım, bunu söyleyebilirim.

◊ Stone çok yüksek bir IQ’ya sahip, öyle değil mi?

– Evet, çok zeki. Birçok kez onun yüksek IQ’sunun kurbanı oldum. (Gülüyor) O yüzden çok iyi biliyorum zekasını.

Sharon Stone, bu filme bir gecede yıldız oldu.

13 GÜNDE YAZDIM 4 MİLYON DOLARA SATTIM

◊ “Temel İçgüdü”nün yazım hikayesini anlatır mısınız?

– 13 günde yazdım. Sabah 03.00’te uyanır, diyalog satırlarını yazardım. Hiç o kadar hızlı yazmamıştım. 13’üncü gün o zamanki menajerim Guy McKelwey’e senaryoyu yolladım. İlk adı “Basic Instinct” (Temel İçgüdü) değildi. “Love Hurts” (Aşk Acıtır) adını vermiştim. Şam’a gidiyordum. Kapıdan çıkarken kafamda çakan bir şimşek “Adını ‘Temel İçgüdü’ olarak değiştir” dedi. Adını değiştirdim, sonra senaryoyu yeniden yolladım. 3 gün içinde de 4 milyon dolara sattım.
18 film, 30 küsur senaryo ve 7 kitap yazdım. Sokak suçlarını yazdığım yıllar ve Rolling Stone dergisinde çalıştığım yıllar, birbirinden farklı karakterleri hayatıma kattı. Farklı hikayeler yazmayı seviyorum. Çocuklar için yazdığım şeyler de var. “Jade”, “Jagged Edge” ve “Basic Instinct” daha karanlık olanlar. İlk evliliğimin dağıldığı dönemlerde daha karanlık parçalar yazdım galiba…

◊ Ben de hikayelerinizin bu karanlık tarafını soracaktım. Glenn Close ve Jeff Bridges’in başrolü paylaştığı “Jagged Edge” filmi mesela. Yine sosyetik biri ve yine cinayet var… Cinayet, güzel kadın ve gizem konularına karşı özel bir ilgi mi var?

– Bu konulara düşkünüm. Yıllar boyunca bunun hakkında çok düşündüm… Gençken The Cleveland Plain Dealer gazetesi için muhabirlik yapmıştım. Öncesinde Daily Journal Herald için birkaç yıl sokaklarda işlenen suçlar hakkında haberler yaptım. Ve o süreçte birçok polisle tanıştım, bazılarıyla çok yakınlaştım.
Çok karizmatik, çekici ve zeki bir polis vardı. Üç ayrı olaya karışmıştı. Üç kişiyi vurmuştu. Vurduğu insanlardan ikisi ölmüştü. Lakabı “Ateşçi”ydi. Onu tanıdıkça ateş etmekten hoşlandığını anlamaya başladım. Ve konu kafama yapıştı. Hemen hemen aynı zamanlarda, benden yaklaşık 10 yaş büyük bir kadınla ilişkim oldu. Güzeldi. Zeki ve manipülatif bir kadındı. Manipülasyondan, hem entelektüel düzeyde hem de cinsel düzeyde zevk alıyordu. Bu iki farklı karakter kafamda birleşti ve hikayelerimde etkili oldu.

GERÇEKTEN FAKİR BÜYÜDÜM SENARYOLARDAN SERVET KAZANDIM

◊ “Temel İçgüdü”nün senaryosu ile rekor düzeyde bir ücret aldınız. Oysa senaryo yazarlarına yüksek ücretlerin ödenmediği yıllardı, değil mi?

– Gerçekten fakir büyüdüm. Mülteci gemimiz New York’a vardığında Uluslararası Yardım Örgütü’nün verdiği toplam 5 dolarımız vardı. Ben hiç karpuz yememiştim. Babam ise karpuzu çok severdi. Müttefik işgali altındaki Avusturya’da mülteci kampında yaşadık ve kampta karpuz yoktu. Babam bir gün “Sana karpuz alacağım” dedi. Satıcı karpuzun 4 dolar 50 cent olduğunu söyledi. Elimizde bir anda 50 cent kaldı…
Senaryo yazarlığına başladığımda bir senaryo için aldığım 100 bin dolar benim için servetti. Sonra daha büyük paralar gelmeye başladı. 500 bin dolar, o zamanlar bir senaryo için rekor fiyattı. İlk senaryolarımdan “Big Shots”ı iyi fiyata satmıştım. O parayı hayal bile edemezdim. Sonra “Temel İçgüdü”. Daha sonrasında da 3-4 milyon dolara sattığım senaryolarım oldu. Mucizeviydi, gerçek değil gibiydi.

HOLLYWOOD’LA NASIL BAŞA ÇIKACAĞIMI BATI YAKASI’NDA ÖĞRENDİM

◊ Hollywood’daki zorbalıklara karşı dayanma gücünüzü konuşalım biraz da. Hollywood egosuyla nasıl başa çıkılır?

– Hollywood’la nasıl başa çıkılacağına dair en büyük eğitimi Batı Yakası’nda, Cleveland’da bir mülteci bölgesinde büyüyerek aldım. Zor bir mahallede büyüdüm. Mülteci olduğum için bana birçok şey söylendi. Bu ezilmişlik bana mazlumlara, siyahlara, Yahudilere, eşcinsellere karşı ömür boyu sürecek sevgi verdi.
Bana Hollywood’la nasıl başa çıkacağımı öğreten asıl olaya gelince… Her sabah Nate’s Diner denilen bir yerden geçmek zorundaydım. Bütün garip adamlar orada takılırdı. Beni iki dilli Macaristan okuluna götürecek otobüse binmem için oradan geçmem gerekiyordu. Orada bu adamlarla savaşmak zorundaydım. Pazarlık edemezdim, bazen dövülürdüm. Müzakere ile savaşmayı, birleştirmeyi orada öğrendim. Bu temelde ama farklı şekillerde bir Hollywood kariyerim oldu…

Başrollerini Sharon Stone ve Michael Douglas’ın paylaştığı “Temel İçgüdü”, zengin bir rock yıldızının vahşice öldürülmesini araştıran dedektif Nick Curran’ın baş şüpheli Catherine Tramell ile yaşadığı ateşli ilişkiyi anlatıyor.

AMERİKALI OLMANIN YOL GÖSTERİCİLERİ: BEYZBOL, KIZLAR VE ROCK’N ROLL

◊ Rock’n roll’un muhteşem olduğu dönemde Rolling Stone dergisinin kıdemli editörüydünüz. Maceranız nasıl başlamıştı?

– Çocukken rock’n roll’a âşık olmuştum. Bu ülkeye geldiğimde İngilizce bilmeyen bir Macar çocuktum. Amerikalı olmanın yol göstericilerinden biri beyzbol, diğeri Amerikalı kızlar, üçüncüsü de rock and roll’du.
Elvis, Jerry Lee Lewis ve Richie Havens gibi insanlara hayrandım. Bir süre DJ olarak çalıştım. Bu beni Rolling Stone dergisine yönlendirdi. 1971’de oraya gittiğimde dergi “yeni gazetecilik” dedikleri şeyin özüydü.
Kurgu öğelerini kurgu dışı öğelerle birleştiren asi bir gazetecilik biçimiydi. Cleveland’da büyüyen Macar çocuk bir anda kendini Rolling Stone dergisinde buluyor! “Bu nasıl bir dünya” dedim. Bir gün ofise gittim, büyükanne gözlüklü bir adam yazı okuyordu; Mick Jagger oturmuş benim yazılarımı okuyordu!

◊ Sonra?

– Senaryo yazmaya başladım ve başarılı oldum. Bir gün Memphis’e gittim. Jerry Lee Lewis’in orada küçük bir kasabada yaşadığını öğrendim. Şoförüme “Onunla tanışmayı çok isterim” dedim. Şoförüm, “Tom Cruise da onunla tanışmak istiyor, Danny DeVito da. Herkes Jerry Lee Lewis ile tanışmak istiyor, bu yüzden fazla şansın olduğunu sanmıyorum” dedi. “Git sor” dedim. Jerry “Temel İçgüdü’yü yazan adamla tanışmak istiyorum” dedi. 2 saatlik keyifli bir buluşma oldu. Hayallerimin doruk noktası gibiydi!

GÜÇLÜ KADINLARI HEP SEVMİŞİMDİR

◊ “Temel İçgüdü” ve “Showgirls” filmleriniz vizyona girdiğinde basını ikiye böldü. Bir kısım “cinsiyetçi” olarak yorumladı, diğer kısım kadınlara özgürlük verdiğinizi, onları serbest bıraktığınızı söyledi. Siz ne düşünüyorsunuz?

– Harika bir soru. Güçlü kadınları her zaman sevmişimdir. Karizması olan ve kendi ayakları üzerinde durabilen insanları severim. Benimle aynı düşünmeyenlerin fikirlerinden korkmuyorum. Aslında o fikirler bana yardımcı oldu. Gurur duyduğum şeylerden biri; zamanımızın en iyi aktrisleri benim filmlerimde oynadı.

scroll to top